Takibe Düşen İhtiyaç Kredisi ve Kredi Kartı Borçları Toplumsal Bir Sorun Olmaya Doğru Evriliyor

Türk bankacılık sektöründe tüketicilere kullandırılan ihtiyaç kredisi ile kredi kartı borçlarındaki yasal takibe düşme tutar ve oranında 2024 yılında başlayan hızlı artış 2025 yılının ilk dört ayında da devam etmektedir. 

 

İhtiyaç kredilerinde takip oranı % 5’e yaklaşmıştır

 

2023 yılı sonunda 29,1 Milyar TL olan takipteki kredi borcu, 2024 yılı sonunda % 100 oranında artarak 58,3 Milyar TL’ye ulaşmıştır. BBDK tarafından yayımlanan 2 Mayıs 2025 tarihli verilere göre söz konusu tutar ilk dört ayda % 37 artmış ve 79,9 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. İhtiyaç kredilerinin takibe düşme oranı %4,9’dur. Trendin aynı şekilde devam etmesi halinde 2025 yıl sonunda takip oranının % 8’i aşması mümkündür.



Kredi Kartı Takip Borçları İlk Dört Ayda % 48 Oranında Artmıştır

 

Benzer durum kredi kartı borçları için de geçerlidir. Kredi kartı borçlarında takip tutarı 2025 yılının ilk dört ayında % 48 artarak 55,6 Milyar TL’den 82,3 milyar TL’ye yükselmiştir. Takip oranı da yaklaşık % 1 artarak %3’den %3,96’ya çıkmıştır. Bu oranın da mevcut trendle yıl sonunda % 7’yi aşması beklenebilir.  



Bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödememiş ve borcu devam etmekte olan kişi sayısı da 2025 yılı mart ayı itibarıyla 4.008.799 kişidir. 

 

Takibe intikal eden bireysel ihtiyaç kredisi ve kredi kartı borç tutar ve oranındaki yükselme eğilimi hızlanmaktadır. Diğer taraftan, mali yapısının güçlü olduğundan bahisle bankacılık sektörünün yükselen takip rasyosunu sorunsuz şekilde kaldırabilecek kapasitede olduğu, endişeye gerek bulunmadığı da ekonomi gündeminde yer bulmaktadır. Ancak bu tür bir söylem konunun sadece finans sektörü boyutunu yansıtmaktadır. Konunun bireysel boyutunun son derece ağır toplumsal sonuçlarının olacağı gözden kaçırılmamalıdır. Artış eğilimdeki takipteki müşteri sayısı aile üyeleri de dikkate alındığında milyonlarca insanın bireysel kredi borcu ödeme sıkıntısından etkilendiğini ortaya koymaktadır. Bu sıkıntıya düşen insanların kredi skorları bozulduğundan, gelecekte uzun bir süre krediye ulaşım imkanları da kısıtlı kalacaktır.

 

Bireysel Kredi Geri Ödemelerinde Yaşanan Sorunların Sebepleri

 

Bireysel kredi ve kredi kartları borçlarında ödenmeme ve takip sorunun artmasında çeşitli etmenler rol oynamaktadır. 

 

a)     Yüksek faiz ile talebin kısılması ve TL’nin değerlenmesi yolu ile enflasyonun düşürülmesine dayanan ekonomi politikası sadece para politikası tedbirlerine dayanmış, maliye politikasının herhangi bir katkı gelmemiştir. Bunun sonucunda aradan yaklaşık iki yıl geçmesine rağmen enflasyonda hedeflenen düşüş sağlanamamıştır. Sürecin olumsuz ekonomik ve toplumsal etkileri belirginleştikçe, politikaya olan inanç ve destek de azalmaya başlamıştır. Son dönemde yaşanan siyasal sorunlarla birlikte faiz oranları uzun süre taşınamayacak düzeyde yüksek kalmaya devam etmiştir. Yüksek borçlanma faizleri bireysel kredi borç yükünü giderek ağırlaştırmıştır. 

b)    Dezenflasyonist iktisat politikalarının ağır ekonomik ve sosyal yan etkileri bulunmaktadır. Üretimi kısılırken, işsizlik artmaktadır. Ücretler baskı altında kalmaktadır. Bu tür politikaların kısa sürede sonuç alınacak ve sonlandırılacak şekilde tasarlanmaları gerekmektedir. İktisadi ve siyasi maliyetlerinden dolayı iki yıl bu tür politikaların azami süresi olarak kabul görmektedir. Program uzadıkça olumsuz yan etkilerin ağırlaşması bireylerin borç ödeme güçlerini olumsuz yönde etkilemektedir. 

c)     Çalışan kesimin ve emeklilerin yıllık ücret ve maaş artış oranları TÜİK tarafından yayımlanan TÜFE oranına göre belirlenmektedir. Halkın yaşadığı hayat pahalılığının çok gerisinde kalan TÜİK enflasyon oranlarına dayalı ücret ve maaş artışları çalışan ve emekli kesimin reel gelirinde ve satın alma gücünde son üç yıl içinde ciddi erimeye sebep olmuştur. Satın alma gücündeki düşüşün kredi geri ödemelerinde aksamalara yol açması doğaldır. 

d)    Ülkemizde kredi kartı limitlerinin belirlenme esasları BDDK tarafından düzenlenmiştir.  Söz konusu düzenlemelere uyulmaması ve bireylere, düzenlemelere göre gelir seviyelerinin uygun kıldığı tutarların çok üzerinde kredi kartı limitleri tahsis edilmesi, kredi kartı borçluluğunun artmasında ve borçların geri ödenemez hale gelmesinde rol oynamıştır. 

e)    Tablolardan görülebileceği üzere 2023 yılında sektörün kredi kartı alacakları ihtiyaç kredisi alacaklarını aşmıştır. Esasen bir ödeme vasıtası olan kredi kartları borçlanma aracı halini almıştır. Negatif reel kredi faiz oranları yoluyla kredi kartı borçluluğu teşvik edilmiş, sanal bir ekonomik rahatlama ortamı yaratılmıştır. Sıkı para politikalarının etkileri  son dönemde ödenemeyen borçlar yoluyla hissedilmeye başlanmıştır. 

 

Çözüm Önerileri

 

Giderek artan bireysel kredi ve kredi kartı borçluluğunun toplumsal bir sorun olmasınının önüne geçilmesi için çeşitli adımlar atılabilir:

a)     BDDK tarafından söz konusu kredilerin uygun koşullarda yeniden yapılandırılmasını mümkün kılacak düzenleme,

b)    Bireysel kredi borçluluğunun artmasını önleyecek şekilde bankacılık sektörünün bir bütün olarak, gerçek kişilere gelirleri ile orantılı ve makul düzeyde kredi vermesini sağlayacak, gelir düzeyinin kaldırabileceğinin üzerinde kredi verilmesini engelleyecek ve bunu sıkı şekilde denetleyecek, aksi uygulamaları ağır yaptırımlara bağlayacak düzenleme,

c)     Gerçek kişilere BDDK düzenlemelerinde öngörülen limitlerin üzerinde kredi kartı limiti tahsis edilmesini engelleyecek ve aksi uygulamaları ağır yaptırıma bağlayacak, beyan edilen gelire dayalı limit tespitini ortadan kaldıracak düzenleme ve denetim, 

d)    TÜİK’in yayımladığı enflasyon oranlarına güvenin artırılması için, enflasyon istatistiklerinin hazırlanması sürecine üniversite, işçi ve işveren sendikaları, ticaret ve sanayi odaları gibi konu ile doğrudan ilgili kuruluşların temsilcilerinin de katılımının sağlanması, böylece yüksek enflasyonist ortamda sabit gelirli kesimin satın alma gücünün erimesine sebep olacak hatalı enflasyon oranı belirlenmesinin önüne geçilmesi,

e)    Enflasyonla mücadeleye yönelik para politikasının, inandırıcı ve güven sağlayıcı maliye politikası ile desteklenmesi, enflasyonun biran evvel kontrol altına alınarak düşürülmesi, kamuoyunda bu yönde inanç oluşmasına uygun iktisadi ve siyasi yaklaşımın sergilenmesi.

 

 

Sonuç

 

Yüksek bireysel kredi ve kredi kartı borçluluğu ve bu borçların geri ödenememesi önemli bir toplumsal sorundur. Sorunun bankacılık sektörünün mali yapısını bozacak düzeyde olmaması, toplumsal önemini ve olumsuz yan etkilerini ortadan kaldırmamaktadır. Konuya sadece finans sektörünün sağlığı açısından bakış, büyük resmin görülmesini ve gerekli önlemlerin alınmasını engelleyebilmektedir. Daha da ağırlaşmadan sorunu çözecek ve gelecekte tekrarlanmasını engelleyecek önlemlerin biran evvel hayata geçirilmesinde yarar görülmektedir. 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kamu Sermayeli Mevduat Bankalarının Enflasyonist Ortamdaki Performanslarının Analizi

İhracat ve Döviz Kazandırıcı Hizmetler Reeskont Kredisi Uygulamasında Yeni Dönem

Zombi İşletmeler; Nedenleri, Sonuçları ve Politika Önerileri