Kredi Kartlarının Toplam Krediler İçindeki Payı Giderek Artıyor

Türk bankacılık sektörü tüketici kredilerini; ihtiyaç, konut, kredi kartı ve taşıt kredileri olmak üzere dört temel ürün üzerinden kullandırmaktadır. Aşağıdaki grafikte 2018-2023 (kasım) yılları arasında sektörün kullandırdığı tüketici kredilerinin gelişimi görülmektedir. Taşıt kredileri küçük hacimleri sebebi ile dikkate alınmamıştır.

 

 

Dikkat çeken en önemli gelişme 2022 yılından itibaren kredi kartı borçlarında yaşanan hızlı artıştır. Sektörde ilk kez 2023 yılında kredi kartı borçları ihtiyaç kredilerinden doğan borçları geçmiştir. 2023 yılı kasım ayı sonu itibarıyla ihtiyaç kredileri bakiyesi 949 milyar TL iken kredi kartı borç bakiye bunun yaklaşık % 14 üzerinde 1.080 milyar TL olarak gerçekleşmiştir. 

 

Aşağıdaki grafik kredi kartı, ihtiyaç ve konut kredilerinin sektörün toplam kredilerinden aldığı payı göstermektedir. İlk grafikteki gelişmenin paralelinde; 2018-2021 yıllarında % 4’ler seviyesinde istikrarlı bir seyir izleyen kredi kartı borçlarının toplam sektör kredilerinden aldığı pay 2022 yılında % 6’ya, 2023 yılı kasım ayında ise % 10’a yükselmiştir. İhtiyaç kredilerinin payı ise 2021 yılında % 11 ile zirve seviyesine ulaştıktan sonra azalmaya başlamış, 2023 kasımında % 8’e kadar gerilemiştir. 

 

 

 

Son grafikte ise bireysel kredi kartı borçluluğunda yıllar itibariyle yaşanan yüzdesel artış TÜİK tarafından yayımlanan TÜFE oranları ile karşılaştırılmaktadır. 

 


2020 ve 2021 yıllarında bireysel kredi kartı borçluluğu büyüme hızı açıklanan enflasyonun yaklaşık % 9 civarında üzerinde seyrederken, 2022 ve 2023 yıllarında aradaki fark % 52 ve % 77’ye çıkmıştır. 

 

2021 yılı sonundan başlayarak uygulanan iktisat politikalarının etkisini hane halkı kredi kartı borçluluğunda da gösterdiği gözlenmektedir. Tüketici kredisi kullandırımlarına makro ihtiyati tedbirler kapsamında getirilen tutar ve vade gibi sınırlamaların, hane halkını kredi kartı üzerinden borçlanmaya sevk ettiği görülmektedir. Yüksek enflasyon karşısında reel gelir seviyesinin düşmesinin insanları kredi kartları üzerinden borçlanmaya zorlaması ihtimali de gözden uzak tutulmamalıdır.

 

İhtiyaç kredileri ve kredi kartları üzerinden borçlanmanın arasında iki temel fark bulunmaktadır. İhtiyaç kredileri göreli olarak daha uzun vadeli ve sabit faizli kredilerdir. Tüketicinin gelirine göre borç tutar ve vadesini yönetebilmesi ve faiz riski taşımaması ihtiyaç kredilerinin sağladığı önemli bir avantajdır.

 

Kredi kartları ise bir borçlanma değil, esasında ödeme aracıdır. Taksitlendirme özelliği ile borçlanma aracı haline getirilmişlerdir. Kredi kartlarında borç ödeme vadesi çok kısa ve faiz değişkendir. Çok kısa vadede değişken faiz ile borçlanılması kredi kartlarının tüketicilere yüklediği en önemli risktir. Son dönemde politika faizinde gerçekleşen artışların kredi kartı borçlarına uygulanacak faiz oranını hızla artırdığı görülmüştür. 2023 yılı haziran ayında % 1.36 olan aylık faiz oranı halihazırda aylık % 3.66’ya yükselmiş ve olumsuz gidişi göz önünde bulunduran T.C. Merkez Bankası kredi kartı faiz oranları ile politika faiz oranı arasındaki bağı 2023 yılı aralık ayında kesmek zorunda kalmıştır. 

 

Kredi kartı borçluluğunda yaşanan gelişmenin incelenmesi gereken bir diğer yönü ise bankaların kredi kartı verme ve limit tesis etme tercihleriyle ilgilidir. Bankalar tarafından gerçek kişilere tahsis edilebilecek azami kredi kartı limitleri Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’na istinaden yayımlanan yönetmelik ile düzenlenmiştir. Piyasadaki uygulamalara bakıldığında limit tesisi kurallarına gereken özenin gösterildiğini, düzenlemelere uyulup uyulmadığının yeterince denetlendiğini söylemek güçtür. Bu durum kişilerin gerçek gelirlerinin üzerinde kredi kartı limitlerine kolaylıkla sahip olmalarına imkan vermektedir. Bunun pratikteki sonucu ödeme gücünün çok üzerinde borç yükü altına girilmesidir.

 

Sonuç olarak ülkemizde son iki yılda kredi kartı borçluluğunda yaşanan yükselişin, enflasyon paralelinde reel gelirlerde hissedilen düşüş ve borç faizi oranlarında yaşanan artış ile birlikte önümüzdeki dönemde gecikme, ödememe ve takip rasyolarında ciddi artışlara sebep olabileceği düşünülmektedir. 

 

(Veriler BDDK, TCMB ve TÜİK sitelerinden temin edilmiştir.) 









Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kamu Sermayeli Mevduat Bankalarının Enflasyonist Ortamdaki Performanslarının Analizi

İhracat ve Döviz Kazandırıcı Hizmetler Reeskont Kredisi Uygulamasında Yeni Dönem

Zombi İşletmeler; Nedenleri, Sonuçları ve Politika Önerileri