Sürdürülebilir Finans
Sürdürülebilirlik Kavramı
En geniş anlamı ile sürdürülebilirlik, yaşamakta olan insan neslinin ihtiyaçlarının gelecek nesillerin ihtiyaçlarını karşılama olanaklarına zarar vermeden karşılanması olarak tanımlanabilir. Sürdürülebilirlik anlayışı, kaynakların hem mevcut hem de gelecek nesiller için etik ve sorumlu bir şekilde kullanılmasını sağlayacak çevresel, ekonomik ve sosyal yönleri içerir.
Çevresel sürdürülebilirlik, doğal kaynakların tükenmesini veya bozulmasını önlemek ve uzun vadeli çevresel kaliteye izin vermek için çevre ile sorumlu etkileşimi ifade eder. İklim değişikliği, çevresel kirlilik, ormansızlaşma ve biyolojik çeşitlilik kaybı gibi sorunları ele alan ve gelecek nesillerin sağlıklı bir çevre ve gezegenden yararlanabilmesini sağlamayı amaçlayan stratejilerin geliştirilmesini ve uygulanmasını öngörür. Çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması, sosyal, ekonomik ve çevresel faktörleri dikkate alan bütüncül bir yaklaşım gerektirir.
Ekonomik sürdürülebilirlik, bir ekonominin üretim düzeyini paydaşlarının ihtiyaçları çerçevesinde süresiz olarak destekleme kabiliyetini ifade eder. Uzun vadeli devamlılık ve refah için kaynakların verimli bir şekilde yönetilmesini zorunlu kılar. Ekonomik faaliyetlerin çevre ve toplum üzerindeki etkisini göz önünde bulundurarak, gelecek nesillerin de ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini sağlamak için ekonomik kalkınma ve büyümeyi çevresel ve sosyal kriterlerle dengelemeyi amaçlar. Ekonomik sürdürülebilirlik, sorumlu kaynak kullanımı, istikrarlı istihdam, adil ücretler, ekonomik fırsatlara erişim ve çeşitlendirilmiş ve dirençli ekonomilerin geliştirilmesi gibi faktörleri içerir.
Sosyal sürdürülebilirlik, hem mevcut ve gelecekteki nesillerin refahına odaklanır. Sosyal adaleti, eğitim ve istihdamda fırsat eşitliğini, sağlık hizmetlerine erişimi, güvenli çalışma koşulları ve insan onurunu teşvik eden sistemlerin oluşturulmasını ve sürdürülmesini içerir. Sosyal sürdürülebilirlik, sürdürülebilir kalkınmaya yönelik bütüncül bir yaklaşımın parçası olarak genellikle çevresel ve ekonomik sürdürülebilirlikle birlikte ele alınır.
Sürdürülebilirlik ve uzun vadecilik el ele gitmektedir. Uzun vadecilik, uzun vadeli hedefleri ve sonuçları olan kararlar alma pratiğidir. Çevresel ve sosyal hedeflere yönelik yatırımlar da uzun vadeli bir yönelim gerektirir. Ancak mevcut piyasa uygulamaları genellikle kısa bir zaman diliminde yüksek getiri elde etmeye odaklanmaktadır. Bu nedenle, sürdürülebilirlik gündeminin ana odak noktalarından biri, finansal ve ekonomik karar alma süreçlerinde kısa vadeli performansa yönelik aşırı baskıyı azaltmak, özellikle de şeffaflığı arttırmak; böylece kurumsal ve bireysel yatırımcıların daha bilinçli ve daha sorumlu yatırım kararları alabilmelerini sağlamaktır.
Sürdürülebilirlik Konusunda Uluslararası Düzenlemeler
2015 yılında Birleşmiş Milletler’e üye ülkeler tarafından kabul edilmiş olan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları 17 ana başlık altında toplanmaktadır. Yoksulluğun ve yoksunluğun sona erdirilmesi, sağlık ve eğitim olanaklarının iyileştirilmesi, eşitsizliğin azaltılması ve ekonomik büyümenin teşvik edilmesine yönelik strateji ve politikaların, iklim değişikliğiyle mücadele ve ekolojik çevreyi koruma amaçları ile bir arada yürütülmesini öngörmektedir.
2015 yılında Paris’te gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansında kabul edilen Paris Anlaşması, iklim değişikliğinin etkilerinin en aza indirilmesi ve küresel ısınmanın sınırlandırılmasına yönelik ülke taahhütlerini içermektedir. Sera gazı salınımının kısıtlanması, iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlanması, gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliği ile mücadele kapsamında finansal destekler sağlanması, ülkelerin sera gazı salınım raporlamalarında şeffaflık ve güvenilirliğin sağlanması anlaşmanın amaçları arasında yer almaktadır.
Sürdürülebilir Finans
Finans sektörünün temel amacı, ekonomik faaliyetlerin finansmanına fon sağlayarak büyüme ve istihdam yoluyla ekonominin ve dolayısı ile toplumsal refahın desteklenmesidir. Sürdürülebilirlikle ilgili endişelerini giderek artması, çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliği teşvik etmek üzere küresel çapta yasal ve idari düzenlemelerin önem kazanması konunun finans yönünü de doğal olarak gündeme getirmektedir.
Genel olarak yatırım kararları kısa vadeciliğe odaklanan ve karlılığı esas alan birtakım kriterlere dayana gelmiş, çevresel ve sosyal konularla ilgili kriterler riskleri uzun vadeye yayıldıklarından göz ardı edilebilmiştir. Uzun vadeli sürdürülebilirliğe yönelik duyarlılığın artırılmasının ekonomik açıdan mantıklı olduğu ve yatırımcılar için mutlaka daha düşük getiri ve karlılığa yol açmayacağı anlayışı yavaş da olsa kabul görmeye başlamıştır. Bu anlayışı yaygınlaşması ve devletler tarafından da teşvik edilmesi “sürdürülebilir finans” kavramını gündemimize taşımıştır.
Sürdürülebilir finans, yatırım kararlarında çevresel ve sosyal faktörlerin dikkate alınmasını, sürdürülebilir faaliyetlere yapılan yatırımların finansmanının desteklenmesi sürecini ifade etmektedir. Sürdürülebilir finansın temelini “Çevresel, sosyal ve yönetişim” kriterler (ESG-ÇSY) oluşturmaktadır.
ESG Kriterleri
ESG kriterleri, bir şirkete veya işletmeye yapılan yatırımın sürdürülebilirliğini ve etik etkisini değerlendirmek için kullanılan Çevresel, Sosyal ve Yönetişim faktörlerini ifade etmektedir:
Çevresel kriterler, bir ekonomik faaliyetin doğal çevrenin koruyucusu olarak performansına odaklanmaktadır. İklim değişikliğinin azaltılması ve uyumun sağlanması, karbon ayak izi, enerji kullanımı, atık yönetimi, kirlilik ve doğal kaynakların korunması gibi faktörler bu kapsama girmektedir. Prensip olarak güçlü çevresel uygulamalara sahip yatırımların ve ekonomik faaliyetlerin sürdürülebilir finansman prensipleri çerçevesinde daha cazip koşullara tabi olması beklenmektedir.
Sosyal kriterler bir şirketin çalışanları, tedarikçileri, müşterileri, ilişki içinde bulunduğu toplum ve genel olarak da bütün paydaşlarla ilişkilerini yönetme tarzına odaklanır. İşgücü uygulamaları, insan hakları, çeşitlilik ve kapsayıcılık, sağlık ve güvenlik, fırsat eşitliği ve toplumsal katılım gibi faktörleri içerir. Sosyal sorumluluğa öncelik veren şirketler genellikle daha sürdürülebilir ve etik görülür.
Yönetişim kriterleri bir şirketin liderliğinin, yönetim yapılarının ve iç sistemlerinin kalitesini değerlendirir. Sorumluluk, hesap verirlik, farkındalık, tarafsızlık ve şeffaflık sağlıklı yönetişimin olmazsa olmaz beş temel prensibidir. Bu kapsama yönetim kurulu çeşitliliği, hissedar hakları, ve etik iş uygulamaları gibi faktörler de eklenebilir. Güçlü yönetişim uygulamalarına sahip şirketler genellikle daha istikrarlı ve dayanıklıdır. Bu da yatırımcılar açısından riski azaltan bir unsurdur.
Sürdürülebilir finans, çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerini iş veya yatırım kararlarına entegre eden her türlü finansal hizmet anlayışını ifade etmektedir. Sürdürülebilir finans çevresel ve sosyal sorunlara yol açmaksızın sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunup uzun vadeli değer yaratmaya odaklanmaktadır.
Sürdürülebilir Finansta Kullanılan Araçlar
Sürdürülebilir finans alanında çevresel ve sosyal açıdan sorumlu projeleri desteklemek için kullanılan finansal araçların çeşitliliğinde önemli gelişmeler olmuştur. En çok kullanılan araçları şu şekilde sıralamak mümkündür:
Yeşil Tahviller: Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, temiz ulaşım ve sürdürülebilir su yönetimi gibi çevresel faydaları olan projelere fon sağlamak üzere çıkarılan tahvillerdir. Tahvil gelirleri münhasıran ilgili projeler için tahsis edilir, yatırım dönemi boyunca fonların amacına uygun kullanımı kontrol edilir ve ihraççının projenin çevresel etkileri hakkında düzenli olarak raporlama yapması sağlanır.
Sosyal Tahviller: Geniş halk kitlelerinin uygun koşullarla konut, sağlık hizmetleri, eğitim ve istihdama ulaşmalarını sağlayacak sosyal fayda projelerine fon sağlamak amacıyla ihraç edilir. Gelirler bu projeleri finanse etmek için kullanılır ve ihraççı elde edilen sosyal sonuçlar hakkında rapor verir.
Sürdürülebilirlik Tahvilleri: Bu tahviller hem yeşil hem de sosyal unsurları bir araya getirerek ihraççıların hem çevresel hem de sosyal faydaları olan projeleri finanse etmesine olanak tanır. Elde edilen gelir, sürdürülebilirliğe katkıda bulunan çok çeşitli projeler için kullanılabilir.
Yeşil Krediler: Bu tür krediler yeşil projeleri finanse etmek için sağlanan kredilerdir. Kredi kullandırım koşulları; borçlunun fonları çevreye faydalı projeler için kullanması ve vade dönemi boyunca çevresel etki hakkında rapor vermesi gerekliliklerini içerir.
Sürdürülebilirlik Bağlantılı Krediler: Belirli sürdürülebilirlik hedeflerinde gerçekleştirilen performansa bağlı kredilerdir. Örneğin borçlunun karbon emisyonlarını azaltmak veya sosyal uygulamaları iyileştirmek gibi hedeflere ulaşması halinde, sürdürülebilir uygulamaları teşvik çerçevesinde krediye uygulanan faiz oranı düşmektedir.
Yeşil ve Sürdürülebilirlik Bağlantılı Tahviller: İhraççının belirli sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmayı taahhüt ettiği tahvillerdir. Hedeflere ulaşılamaması halinde tahvilin kupon oranı artmaktadır. Bu tür finansal araçlar ihraççının sürdürülebilirlik performansını iyileştirmesi için teşvik sağlamaktadır.
Yeşil ve Sürdürülebilir Yatırım ve Borsa Yatırım Fonları (ETF'ler): Güçlü ESG performansına sahip şirketlere veya projelere odaklanan yatırım fonlarıdır. Yatırımcıların sürdürülebilir yatırımlardan oluşan çeşitlendirilmiş bir portföye yatırım yapmalarına olanak tanırlar.
Yatırımcılar ve finans kurumları, iklim değişikliği, kaynakların tükenmesi ve sosyal eşitsizlikle ilişkili riskleri azaltmak ve aynı zamanda daha sürdürülebilir bir ekonomiye geçişte fırsatları yakalamak için yatırımlarını sürdürülebilirlik hedefleriyle uyumlu hale getirme ihtiyacını fark ettikçe, devletler bu yöndeki teşvik edici politikalarını geliştirdikçe sürdürülebilir finansmanın önemi giderek artacaktır.
Avrupa Birliği’nin Sürdürülebilir Finans Düzenlemeleri
Sürdürülebilir finans düzenlemeleri konusunda Avrupa Birliği’nin öncü rol oynadığı görülmektedir.
AB Taksonomisi (AB Sınıflandırması) olarak adlandırılan düzenleme, AB'nin sürdürülebilir finans çerçevesinin temel taşını oluşturmaktadır. AB Taksonomisi, şirketlerin ve yatırımcıların sürdürülebilir yatırım kararları alabilmeleri için "çevresel açıdan sürdürülebilir" ekonomik faaliyetleri belirlemelerine yardımcı olan bir sınıflandırma sistemidir.
Taksonomi altı iklim ve çevre hedefi belirlemektedir: İklim değişikliğinin azaltılması, iklim değişikliği adaptasyonu, su ve deniz kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı ve korunması, döngüsel ekonomiye geçiş, kirliliğin önlenmesi ve kontrolü, biyoçeşitliliğin ve ekosistemlerin korunması ve yenilenmesi.
Çevresel açıdan sürdürülebilir ekonomik faaliyetler, "AB'nin iklim ve çevre hedeflerinden en az birine önemli ölçüde katkıda bulunurken, aynı zamanda bu hedeflerden herhangi birine önemli ölçüde zarar vermeyen ve asgari güvenceleri karşılayan" faaliyetler olarak tanımlanmaktadır.
Yönetmelik, bir ekonomik faaliyetin bu hedeflerden herhangi birine önemli ölçüde katkıda bulunmak veya önemli ölçüde zarar vermemek için atması gereken adımları da belirlemektedir.
Taksonomi ile yatırımcılar için güvenli bir ortam yaratılarak, özel yatırımcıları bir ürün veya uygulamanın çevresel faydaları hakkında yanlış veya yanıltıcı beyanlarda bulunma eylemi anlamında yeşile boyamadan koruyarak, şirketlerin daha iklim dostu olmalarına yardımcı olarak AB'nin sürdürülebilir yatırımlarının artırılması hedeflenmektedir.
Öte yandan Avrupa Konseyi ve Avrupa Parlamentosu 2024 yılı şubat ayında, sürdürülebilir ürünlere yönelik yatırımcı güvenini arttırmayı amaçlayan çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) derecelendirme faaliyetlerine ilişkin bir düzenleme üzerinde anlaşmaya varmıştır.
ESG derecelendirmeleri, bir şirketin veya finansal aracın sürdürülebilirlik risklerine maruziyetini ve toplum ve çevre üzerindeki etkisini değerlendirerek sürdürülebilirlik profili hakkında görüş sağlamaktadır. ESG derecelendirmeleri, sermaye piyasalarının işleyişi ve sürdürülebilir ürünlere yönelik yatırımcı güveni üzerinde giderek daha önemli bir etkiye sahip olmaktadır.
AB’nin üzerinde uzlaşmaya vardığı yeni kuralların, ESG derecelendirme sağlayıcılarının faaliyetlerinin şeffaflığını ve bütünlüğünü geliştirerek ve olası çıkar çatışmalarını önleyerek derecelendirmelerinin güvenilirliğini ve karşılaştırılabilirliğini güçlendirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca “yeşile boyama” ya da şirketlerin sürdürülebilirlik profillerini aşırı şişirmelerinden doğan endişeler de büyük ölçüde giderilebilecektir. Bu kapsamda, bugüne kadar düzenlemeye tabi olmayan ESG derecelendirme sağlayıcılarının Avrupa Menkul Kıymetler ve Piyasalar Otoritesi (ESMA) tarafından yetkilendirilmesi, denetlenmesi ve özellikle metodolojileri ve bilgi kaynakları ile ilgili şeffaflık gerekliliklerine uymaları gerekecektir.
Ülkemizde Sürdürülebilir Finansın Düzenlenmesine Yönelik Çalışmalar
BDDK’nın 2022-2025 Sürdürülebilir Bankacılık Stratejik Planında da belirtildiği üzere, Türkiye’de sürdürülebilir finansın sektörün gelişmişlik düzeyi, çeşitliliği ve ağırlığı ile paralel bir gelişme kaydedemediği görülmektedir. Gelişimin önünde yapısal ve kurumsal olmak üzere iki engel bulunmaktadır:
Yapısal nitelikteki sorunlar temel olarak makroekonomik ortamdaki belirsizlikler, düşük ulusal tasarruf oranı ve bankacılık sektörünün kısa vadeli fonlama yapısı gibi hususları içermektedir. Bu sorunlar bankaların sürdürülebilirlik amaçlı kurumsal kapasite oluşturmalarını, uzun vadeli fonlara erişimlerini ve dolayısıyla sürdürülebilir yatırımlar için elzem olan uzun vadeli finansman sağlama imkânlarını önemli ölçüde kısıtlamaktadır.
Kurumsal nitelikteki sorunların başında ise, ekonomik faaliyetlere yönelik bir yeşil sınıflandırmanın (taksonomi) bulunmaması gelmektedir. Sınıflandırmanın bulunmaması varlık ve yükümlülükler ile finansal enstrümanların yeşillik/sürdürülebilirlik açısından etiketlenmesini ve sürdürülebilirlik alanında tutarlı ve sağlıklı veri üretimini önlemekte, değerlendirme yapılmasını ve politika üretilmesini güçleştirmektedir.
Sürdürülebilir finans alanında bir diğer sorun da doğrulama sisteminin gelişmemiş olmasıdır. Reel sektör ve finansal sektör kuruluşlarınca ulusal bir yeşil sınıflandırma sistematiği esas alınarak yapılacak raporlamaları doğrulayacak, yaygın, güvenilir (akredite) ve erişilebilir ikinci taraf görüşü sağlayıcıların olmaması sistemin işleyişini ve uygulamaların uluslararası düzlemde karşılaştırılabilirliğini ve kabul edilebilirliğini azaltmaktadır.
Sürdürülebilirlik konusunda bir düzenleme ve denetleme çerçevesinin olmaması uygulamalarda asgari bir standardın oluşumunu engellemekte, belirsizlikleri ve bilgi kirliliğini artırmakta, yeşile boyama olarak adlandırılabilecek yaklaşımlara imkân vermektedir.
Ülkemizde sürdürülebilir finansın gelişmesi, bu alana uluslararası finansal piyasalardan uygun koşullarla yeterli fon kaynağının sağlanması, fonların doğru yatırım projelerine yönlendirilmesi için çeşitli aksiyonlara ihtiyaç bulunmaktadır:
Ulusal Sınıflandırma (taksonomi) düzenlemesi en kısa zamanda hayata geçirilmelidir.
Ulusal yeşil sınıflandırma sistematiği esas alınarak yapılacak raporlamaları doğrulayacak ESG Derecelendirme Kuruluşlarının yasal alt yapısı hazırlanmalıdır.
Sürdürülebilir alanlarda yapılacak yatırımlar teşvik edilmeli, teşvikli kaynakların doğru alanlara yönlendirilebilmesi için belli büyüklüğü aşan projelerin yatırım süreçlerinin bağımsız denetim kurumlarınca düzenli olarak denetlenmesi, projelerin etki analizlerinin sağlıklı biçimde yapılması sağlanmalıdır.
Not: Bu yazının özet versiyonu 28.04.2024 tarihimde Ekonomim gazetesi internet sayfasında yayımlanmıştır.
https://www.ekonomim.com/kose-yazisi/surdurulebilir-finans/740173
Yorumlar
Yorum Gönder