Hanehalkının Enflasyon Beklentileri Düzelir mi?
T. C. Merkez Bankası haziran ayında aldığı isabetli bir kararla Sektörel Enflasyon Beklentileri yayını altında, piyasa katılımcılarının beklentilerine ek olarak reel sektör ve hanehalkı enflasyon beklentilerini de aylık frekansta kamuoyu ile paylaşmaya başlamıştır.
Ekonominin
üç ana biriminin enflasyon beklentilerinin bir arada yayımlanması, reel
sektörün ve hanehalkının beklentilerinin bankalar ve banka dışı finansal sektör
temsilcilerinden oluşan piyasa katılımcılarının beklentilerinden olumsuz yönde
ve büyük ölçüde ayrışması, piyasa katılımcılarının beklentileri ile enflasyon
gerçekleşmeleri arasındaki ilişkinin 2021 yılı sonundan itibaren kopmuş olması,
hangi kesimin beklentisinin daha gerçekçi olduğu ve dolayısı ile para
politikası kararlarında dikkate alınması gerektiği konusunda bir tartışmayı da
beraberinde getirmiştir.
T.C. Merkez Bankası 8 Ağustos
2024 tarihinde yayımladığı 2024 yılı 3. Enflasyon Raporunda “Sektörel Enflasyon
Beklentilerinin Belirleyicileri” başlığı altında konuyu değerlendirmiştir.
Raporun ilgili bölümünde; firmaların,
hanehalkının ve piyasa katılımcılarının enflasyon beklentilerinin farklı
kanallar üzerinden ekonomiyi etkilediği, firmaların enflasyon beklentileri doğrultusunda
fiyatlama, ücret belirleme, stok tutma ve yatırım stratejilerini
oluşturdukları, fiyat belirleme gücüne sahip olmaları nedeniyle firmaların
enflasyon beklentilerinin enflasyonun gelecekteki seyri açısından önem arz
ettiği, hane halkının enflasyon beklentilerinin işgücüne katılımı, portföy
tercihlerini ve tüketim-tasarruf kararlarını etkilediği, yüksek enflasyon
beklentisinin talebi öne çekerek enflasyonist etki yaratabildiği, piyasa
katılımcılarının enflasyon beklentilerinin de finansal piyasalardaki
fiyatlamalar üzerinde belirleyici olduğu ifade edilmiştir.
Raporda enflasyon beklentilerinin
oluşmasında etkili olan faktörlere de değinilmiştir: Piyasa katılımcılarının ve firmaların
enflasyon beklentilerini oluştururken çekirdek enflasyona, hanehalkının gıda enflasyonuna, akaryakıt fiyatlarına ve
dolar kurundaki değişime ağırlık verip geçmişe endeksleme yaptıkları belirtilmiştir.
T.C. Merkez Bankası önümüzdeki
dönemde yıllık enflasyondaki gerileme ve döviz kurunda görülen istikrarın
etkisi ile tüm iktisadi birimlerin geçmişe değil de, Bankanın enflasyon
tahminlerini dikkate alarak geleceğe doğru endeksleme yapmasını beklemekte,
bunun dezenflasyon sürecinin maliyetinde belirleyici olacağını da eklemektedir.
Akademik çalışmalar yüksek
enflasyon tecrübesi olan toplumların geçmişe dönük endeksleme eğiliminde
olduğunu, düşük enflasyonda yaşamaya alışmış toplumlarda hakim olan ileriye
endekslemenin enflasyonla mücadeleyi kolaylaştırdığını göstermektedir.
Yanlış iktisat politikaları
sonucunda yüksek enflasyon hatırası yeniden canlandırılmış hanehalkının
önümüzdeki dönemde endeksleme davranışlarını enflasyon rakamlarında baz etkisi
ile yaşanacak düşüş ve döviz kurlarında sağlanan istikrar sebebi ile kolayca değiştireceğini
düşünmek iyimser bir beklenti gibi gözükmektedir. Hanehalkı enflasyon
beklentilerindeki ataletin önemli sebepleri bulunmaktadır:
Her şeyden önce kamunun yönetilen
ve yönlendirilen mal ve hizmet fiyatlarında 2024 yılında uygulamakta olduğu
politika hanehalkında oluşabilecek olumlu beklentileri daha filizlenmeden söndürmektedir.
Elektrik, doğal gaz ve son olarak köprü ve otoyol fiyatlarında yapılan büyük
zamların enflasyon beklentilerini ne yönde etkilediğinin anket çalışmalarında
dikkate alınmasında yarar bulunmaktadır.
İhracatçıların döviz kurlarında
artış beklentilerini sürekli kamuoyunun gündemine getirmeleri, toplumda döviz kurlarında
ansızın ve hızlı bir yükselme olabileceği endişesini canlı tutmaktadır.
Hanehalkının harcamalarında
yüksek paya sahip gıda maddelerinin fiyatlarında son dönemde dünya genelinde
görülen gerileme ülkemizde yaşanmamıştır. Gıda maddesi fiyatlarındaki
artışların önüne geçilmesini sağlayabilecek, üretim ve verimliliği artıracak
tarım ve hayvancılık politikaları yönünde herhangi bir pozitif beklenti oluşturulamamıştır.
Gündelik hayatta ağırlığı bulunan sağlık, eğitim, lokanta ve hizmet
fiyatlarında yüksek düzeyde artışlar devam etmektedir. Tüm bu sebepler
hanehalkının enflasyon beklentilerinin olumluya dönmesinin önündeki ciddi
engellerdir.
Hanehalkının enflasyon
beklentilerinin düşmemesinin önemli sebeplerinden birinin de TÜİK tarafından
açıklanan enflasyon istatistiklerine duyulan güvensizlik olduğunu eklemek
gerekmektedir. TÜİK kendisine yöneltilen eleştirilere makul, mantıklı ve
doyurucu cevaplar vermediği, istatistik üretim sürecine şeffaflık
kazandırmadığı sürece güvenin tesis edilmesi zor gözükmektedir.
Enflasyonla mücadeleye dönük
iktisat politikası para ve maliye olmak üzere iki ana eksene oturmak
zorundadır. Maliye politikası ile desteklenmeyen sıkı para politikasının başarıya
ulaşma şansı düşüktür. Eğer gerçekleşir ise başarının işsizlik ve üretimde daralma
boyutunda maliyeti çok yüksektir ve gerektireceği zaman uzundur. Türkiye’de şu anda uygulanan dezenflasyonist
iktisat politikasının maliye tarafı zayıf kalmaktadır. Sadece belli birkaç
vergide ve harçta, yönetilen mal ve hizmet fiyatlarında artışla sınırlı
kalması, vergilendirilmeyen alanlara dokunmaması, kamu harcamalarında kısıntı
ve tasarrufa neredeyse hiç yer vermemesi hanehalkının iktisat politikalarına
olan güvenini zedelemekte, ayrıca konumuz olan enflasyon beklentilerindeki
ataleti de güçlendirmektedir.
Hanehalkı toplumun en geniş
kesimini oluşturmaktadır. Bu nedenle de enflasyonun aşağıya çekilmesi büyük
ölçüde hanehalkı beklentilerinin T.C. Merkez Bankası’nın hedeflerine
yakınsamasına bağlı bulunmaktadır. Bunun yolu da yukarıda belirtilen sebepleri
ortadan kaldıracak politikalardan geçmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder