Finansal Kaldıraç
Bu makale iki yazıdan oluşacak dizinin ilk bölümüdür. Burada finansal kaldıraç kavramı değerlendirilecektir. İkinci yazıda ise ülkemiz reel sektöründe son dönemde yaşanan finansal sorunlar ile yüksek finansal kaldıraç kullanımının sebep ve sonuçları üzerinde durulacaktır.
Finansal kaldıraç, bir şirketin faaliyetlerini ve yatırımlarını finanse etmek ve özkaynak karlılığını artırmak amacıyla ödünç fon, bir başka deyişle borç kullanması anlamına gelir. Şirketler karlılıklarını artırmak için finansal kaldıracı kullanırlar ve çoğu zaman da bu tercihin karşı karşıya kalabilecekleri riskleri artıracağını göz ardı ederler veya görmek istemezler. Bazı durumlarda hatalı para ve kredi politikaları da işletmeleri yüksek kaldıraca teşvik edebilir.
Finansal kaldıraç düzeyi çeşitli şekillerde hesaplanabilir ve hepsi de aslında aynı yere varır. İşletme, faaliyetlerini finanse ederken özkaynaklardan ve yabancı kaynaklardan ne ölçüde yararlanmaktadır?
Borçluluk Oranı= Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar +Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar / Toplam Aktifler
Özkaynak Çarpanı = Toplam Aktifler / Toplam Özkaynaklar
Borçlanma Katsayısı (Finansman Oranı) = Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar +Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar / Toplam Özkaynaklar
Bizim bu yazıda kullanmayı tercih edeceğimiz ilk oran, işletmenin toplam aktiflerinin yüzde kaçının yabancı kaynaklarla finanse edildiğini göstermektedir. Oran büyüdükçe işletmenin varlıklarının borçla finanse edilen kısmı artmaktadır. Özkaynak çarpanı, bir birim özkaynak ile yönetilen aktif tutarını, finansman oranı da yine bir birim özkaynağa isabet eden borç tutarını yansıtmaktadır.
Finansal Kaldıracının Avantajları
Borçla finanse edilen faaliyetin ya da yatırımın getirisinin borçlanma maliyetini aşması işletmenin özkaynak karlılığını artırmakta, ortaklar açısından daha avantajlı bir durum ortaya çıkmaktadır. Borç faiz ödemeleri vergi matrahından düşülebilmekte, finansal kaldıraç vergilendirilebilir geliri azaltmaktadır. Kaldıraç, şirketlerin ödenmiş sermayesini artırmadan ve bunun için yeni hisse senedi ihraç etmeden daha büyük faaliyetlere veya yatırımlara girişmesine olanak tanır, şirket mülkiyetinin yeni ortaklarla paylaşılmasını engeller. Mevcut hissedarların şirket üzerindeki kontrolünü korumasına yardımcı olur. Borç, şirketlerin tek başına öz sermayelerinin izin verdiğinden daha fazla yatırım yapmalarına olanak tanır.
Finansal Kaldıracının Dezavantajları
Daha fazla borç, şirketin performansından bağımsız olarak daha yüksek sabit faiz ödemeleri anlamına gelir ve bu da ekonomilerin özellikle daralma dönemlerinde mali sıkıntıya yol açabilir. Aşırı kaldıraç, nakit akışlarının borç yükümlülüklerini karşılamakta yetersiz kalması durumunda ödeme gücü sorunlarına yol açabilir. Yüksek kaldıraç oranına sahip şirketler yeni fırsatları takip etmek veya ekonomik zorlukları atlatmak için daha az esnekliğe sahip olabilir. Yüksek borçluluk işletmenin kredi notunu düşürebileceğinden hem gelecekteki borçlanma maliyetini artırır hem de krediye ulaşma imkanının güçleştirebilir. Yüksek kaldıraçlı firmanın kredi koşulları hakkında banka ile pazarlık imkânı düşüktür. Yüksek kaldıraç karlılıkta yüksek dalgalanmaya sebep olabilir.
Farklı İş Alanları, Farklı Ülkeler ve Farklı Kaldıraç Oranları
Kaldıraç oranları ekonomideki farklı sektörlerin sermaye yoğunluklarına, iş modellerine bağlı olarak değişmektedir. Bankaların kredi kullandırma norm ve standartları da kaldıraç oranlarını etkilemektedir. Yüksek kredi standartlarının ve muhafazakar bankacılık anlayışının geçerli olduğu Avrupa Birliği’nde kaldıraç oranları A.B.D’nin altında seyretmektedir. Ayrıca sermaye piyasalarından borçlanma imkanlarının geniş olması da borçluluğu ve kaldıracı artırabilmektedir.
Sermaye yoğun imalat sanayi sektöründe yüksek tutarlı duran varlıklar ve bunların borçla finansmanı sebebi ile kaldıraç oranı görece yüksektir. Stok tutma ve tahsilat sürelerinin kısa olduğu perakende sektörü daha yüksek kaldıraçla çalışmaya olanak verebilmektedir. Teknoloji sektöründe kaldıraç oranı düşük sermaye gideri sebebi ile düşük oluşurken, yüksek altyapı maliyetine maruz kalan enerji üretim sektörü yüksek kaldıraç taşımaktadır.
Örneğin imalat sanayinde, gelişmiş ülkelerde % 50’ye kadar borç/toplam aktifler rasyosu makul kabul edilmektedir. Bir başka deyişle toplam varlıkların azami yarısının yabancı kaynaklarla finanse edilmesi uygun karşılanmaktadır. Yeterli sermaye birikiminin oluşmadığı, çeşitli sebeplerle yatırımcıların işletmelerine özkaynak koymaktan çekindikleri bizim gibi ülkelerde ise toplam borçların varlıkların % 60’ına kadar çıkması normal görülmektedir. Ancak bu durum ekonomik dalgalanmalarda kırılganlığı artırmaktadır.
Değişen Ekonomik Koşullarda Finansal Kaldıracın Etkileri
Ekonomi büyüme döngüsü içinde bulunurken yüksek kaldıraç yararlanılması gereken bir fırsat olarak görülmektedir. Enflasyonun ve faiz oranlarının düşük seyrettiği dönemlerde karlılığa katkı sağlayan yüksek kaldıraç; faizlerin yükseldiği, faaliyetlerin ve iş hacminin daraldığı ortamlarda karlılıkta ani ve büyük düşüşlere, hatta şirketlerin mali yapılarında ciddi bozulmalara sebep olabilmektedir.
Yüksek enflasyon yaşanan ekonomilerde yüksek borç baskısı ve kaldıraç firmaların batma riskini artırmaktadır. Bu sebeple finansal kaldıracı iki tarafı keskin kılıca benzetmek abartılı olmayacaktır.
Optimum Bir Kaldıraç Oranı Var mıdır?
Optimum kaldıraç oranı kurumsal finansmanın temel inceleme konularından biridir. Teorik açıdan cevap, “optimum kaldıraç seviyesi, bir şirketin sermaye maliyetini en aza indirirken ve riski kontrol ederken değerini en üst düzeye çıkardığı seviyedir.” olsa da gerçek hayatta bunu belirlemek o kadar da kolay bir iş değildir.
Öncelikle vergi kalkanından sağlanan katkı ile yüksek borçluluğun sebep olacağı batma riski ve firma değerine verebileceği zarar dikkate alınacaktır. Optimum kaldıraç, vergi kalkanının faydasının finansal sıkıntının maliyetine karşı dengelendiği düzeyde oluşacaktır.
İkinci olarak ağırlıklı ortalama sermaye maliyetinin minimuma indirildiği seviye önem taşıyacaktır. Çünkü belli bir noktadan sonra, yüksek borçluluk yüksek risk pirimi üzerinden ağırlıklı ortalama sermaye maliyetini artıracaktır.
İstikrarlı nakit akışı yapısı görece yüksek kaldıracı tolere edebilecektir. Yüksek değere sahip duran varlıklar, teminata verilme kolaylığı açısından bir miktar yüksek kaldıracı destekleyebilecektir.
Ekonomik, toplumsal ve siyasi koşulların aşırı dalgalı olduğu, öngörü ufkunun kısaldığı ortamlarda ise yüksek borçluluktan kaçınmak en mantıklı yol olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder