Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi Tahvillerinin Getiri Eğrisinde Yaşanan Kayma ve Finansal Piyasalarda Olası Gelişmeler
Getiri (verim) eğrisi, faiz getirili menkul kıymetlerin farklı vadelerdeki faiz oranlarının (getirilerinin) grafiksel bir gösterimidir. Üç ay gibi kısa vadeden başlayarak 10 - 30 yılla varan geniş bir vade yelpazesinde, konusu olduğu menkul değerin faiz oranı değişimini yansıtır. Eğri devlet tahvillerinin vade ufkunun getiri yönünden somutlaştırılmasında ve bir ekonominin geleceğine yönelik beklentilerin değerlendirilmesinde kullanılır.
Normal koşullarda, vade uzadıkça ödünç verilen fonlar için talep edilen faizin yükselmesinin doğal sonucu olarak getiri eğrilerinin soldan sağa doğru pozitif eğimli olması beklenir. Vade uzadıkça tahvillerin yatırımcılara sağladığı getiri yükselecektir. Böyle bir ortamda yatırımcılar gelecekte ekonomik büyüme ve muhtemelen ılımlı bir enflasyon beklemektedir. Bu da sağlıklı ve genişleyen bir ekonomiyi yansıtmaktadır.
Yatay getiri eğrileri kısa ve uzun vadeli menkul değerlerin benzer getiri sağladığını gösterir. Düz getiri eğrilerine genelde ekonomik belirsizlik ve geçiş dönemlerinde rastlanır. Yatırımcılar ekonominin gelecekteki yönü hakkında emin değildir ya da piyasa potansiyel bir ekonomik yavaşlama beklentisi içindedir.
Getiri eğrileri kısa vadeli faiz oranlarının uzun vadeli oranlardan daha yüksek olduğu aşağı doğru negatif eğimli bir şekil de alabilir. Negatif eğimli bir getiri eğrisi, faiz oranlarının düşmeye başlayacağını ve ekonominin yakında bir durgunluğa girebileceğini gösterir. Ancak bu tür bir getiri eğrisi, enflasyonla mücadele etmek için kısa vadeli faiz oranlarını yükselten bir para politikasının sonucu da olabilir. Merkez bankası kısa vadeli faiz oranlarını agresif bir şekilde artırdığında talebi kısıp, ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir. Enflasyon beklentilerindeki kırılma, uzun vadeli faiz oranlarının gerilemesine ve dolayısı ile getiri eğrisinin negatif eğim almasına sebep olabilir.
Aşağıdaki grafikte Türkiye Cumhuriyeti’nin tahvillerinin bir yıldan on yıla kadar vadelerdeki faiz oranlarının 4 Nisan 2025 günündeki, ayrıca bir ay ve bir yıl önceki değerlerini gösteren üç ayrı getiri eğrisi yer almaktadır. (Kaynak: https://www.tradingview.com/symbols/TVC-TR10Y/yield-curve/ )
Söz konusu eğri negatif eğimlidir. Kısa vadeli tahvillerin uzun vadeli olanlara nazaran daha yüksek faiz taşıdıklarını göstermektedir. T.C. Merkez Bankası’nın 2023 yılının ikinci yarısından itibaren uyguladığı sıkı para politikası kapsamında politika faizini yükseltmesinin etkisi devlet tahvillerinin getiri eğrisinin şekline yansımıştır. Ancak eğrinin konumunda son bir ay içinde ortaya çıkan yukarı yönlü kayma dikkat çekicidir.
Mart ayında ülkemizde yaşanan olaylar sonrasında piyasada dövize olan talep artmış, bunun sonucunda da döviz kurlarında ani bir yükseliş yaşanmıştır. T.C. Merkez Bankası’nın dezenflasyon politikası ise büyük ölçüde yüksek faizle desteklenen, enflasyon oranının altında değerlenen döviz kuru ve değerli TL’ye dayanmaktadır. Piyasalardaki gelişmeler Bankanın maliye politikası ile zaten desteklenmeyen enflasyonla mücadele politikasını sıkıntıya sokmuştur. Bunun üzerine T.C. Merkez Bankası 20 Mart 2025 tarihinde gecelik vadede borç verme faiz oranını yüzde 46’ya yükselterek ve bir hafta vadeli repo ihalelerine ara vererek kurlardaki yükselişi ve finansal piyasalardaki dalgalanmayı önlemeye dönük adımlar atmıştır. Ayrıca artan döviz talebini karşılamak üzere yapılan satışlarla bankanın swap hariç net döviz rezerleri 27,7 Milyar USD gerilemiştir. (Kaynak: https://www.bloomberght.com/tcmb-nin-swap-haric-net-rezervi-iki-haftada-27-7-milyar-dolar-geriledi-3745474)
Tüm bu gelişmelerin sonucunda Türkiye Cumhuriyeti Hazinesinin ihraç ettiği tahvillere ait getiri eğrisi her vadede yukarıya doğru kaymış, iki yıl vadeli tahvillerdeki artış % 8’i aşmıştır. Aşağıdaki tabloda farklı vadelerdeki faiz yükselişleri yer almaktadır.
a) Her vade düzeyinde Hazinenin ödemek durumunda kaldığı faiz oranı, dolayısıyla da faiz yükü artmıştır. T.C. Merkez Bankası’nın enflasyondaki düşüşe paralel olarak politika faiz oranını indirme süreci duraklamış ve tersine dönmüştür. Kurlardaki ani artışın enflasyonda yükselişe ve beklentilerde bozulmaya yol açma ihtimali bulunmaktadır. Faiz oranlarındaki artış piyasadaki mevduat ve kredi faiz oranlarına da yansımıştır. Bu durum başta bireysel krediler olmak üzere geri ödenmesinde sıkıntı yaşanan kredi bakiyesi ve borçlu sayısında önümüzdeki dönemde artış yaşanması olasılığını artırmıştır.
b) Faizlerdeki artış devlet tahvili fiyatlarını düşürmüştür. Tahvilleri ellerinde bulunduran yatırımcılar sermaye kaybına uğramıştır. İktisat politikası uygulayıcılarının sıkça vurguladıkları hedeflerinden biri yurt dışından sağlanan yabancı sermayenin artırılmasıdır. Daha çok portföy yatırımına, ağırlıklı olarak da devlet tahvillerine dayanan yabancı sermaye girişinin, son günlerde yaşanan dalgalanmadan ve sermaye kayıplarından olumsuz yönde etkilenme ihtimali yüksektir. Finansal piyasalara yönelik ortaya çıkan güven kaybının tersine çevrilmesinin, kaybın yaşandığı zaman aralığı ile kıyaslanamayacak ölçüde uzun bir süre aldığı da gözden ırak tutulmamalıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder