Kredi Garanti Programları: Başarılı Yönetilirse İyi Bir Finansal Araç; Yönetilemezse Finansal İstikrarsızlık Kaynağı
Reel sektöre ait öncü ekonomik göstergelerde görülen olumsuz gelişmeler ve finansmana erişimde yaşanan zorluklar Kredi Garanti Fonu tarafından sağlanan garantilerle kullandırılan kredileri tekrar kamuoyu gündemine taşımıştır.
Bu yazımızda kredi garanti programlarının kapsamı, amaçları değerlendirilip başarı koşulları üzerinde durulacaktır.
Kredi garanti programları başta küçük ve orta ölçekliler olmak üzere ülkelerin ekonomik ve sosyal kalkınma hedeflerinde öngörülen alanlarda faaliyet gösteren işletmelerin finansmana erişimini kolaylaştırmak için kamu otoritesi tarafından kurulan veya desteklenen finansal mekanizmalardır. Bu programlar, borçlunun temerrüde düşme riskine karşı bankalara veya diğer finansal kuruluşlara belli ölçülerde garanti sağlamaktadır.
Kredi Garanti Programlarının Ana Hedefleri
Garanti programlarının hedefleri dört başlık altında toplanabilir:
i. Özellikli sektörlerin ve işletmelerin finansmana erişiminin kolaylaştırılması: Teminat sağlayamama veya yeterli kredi geçmişine sahip olmama sebebi ile finansmana erişimde zorluklarla karşılaşan tarım, yüksek teknoloji, yeşil enerji, ihracat vb. öncelikli alanlarda faaliyet gösteren KOBİ'lerle, yenilikçi projeler geliştiren start-uplara ve ihracat odaklanan, inovasyona dayanan ya da benzer özellikler taşıyan büyük işletmelere destek olunması hedeflenmektedir.
ii. Finansal kurumların kredi risklerinin azaltılması: Bankaların aksi takdirde kaçınabilecekleri kredileri vermeye teşvik etmek için kredi riskinin bir kısmının paylaşılması, böylece finansal hizmetler alanındaki piyasa başarısızlıklarının önüne geçilmesi arzulanmaktadır.
iii. Ekonomik kalkınmanın teşvik edilmesi: Kalkınma planlarında öncelik verilen alanlarda faaliyet gösteren işletmelerin yatırım yapmaları ve kapasite artırmaları kolaylaştırılarak istihdam, girişimcilik, yenilikçilik ve bölgesel kalkınma desteklenmektedir.
iv. Kriz dönemlerinde konjonktür karşıtı hareket oluşturularak iktisadi istikrarının korunması: Kredi garantileri ekonomik daralma dönemlerinde veya doğal afetlerden sonra kredi akışını sağlamak üzere konjonktür karşıtı araç olarak kullanılmaktadır.
Kredi Garanti Programlarının Başarı Koşulları
Kredi garanti programlarının başarısı; finansmana erişim, finansal sürdürülebilirlik ve finansal disiplin arasındaki dengeyi ne derecede iyi kurduklarına ve iktisadi kalkınma hedeflerine ulaşılmasına ne ölçüde katkı sağladıklarına bağlıdır. Başarılı programlar genellikle kredi disiplinine zarar vermeden veya kamu maliyesine aşırı yük getirmeden iktisadi kalkınmaya katkıda bulunur.
Kredi garanti programlarının başarıya ulaşabilmesi için belli prensipler çerçevesinde kurgulanmaları, uygulanmaları ve yönetilmeleri gerekir:
Her şeyden önce programların açık, şeffaf ve ölçülebilir politika hedefleri olmalıdır. Öncelikli sektörlerdeki KOBİ kredilerinin artırılması, yeşil yatırımların, inovasyon odaklı projelerin desteklenmesi, kalkınmada öncelikli olmasına rağmen finansmana erişemeyen bölgelerde finansmana erişimin sağlanması bu tip hedeflere örnek olarak verilebilir. Hedeflerin ulusal kalkınma stratejileri veya konjonktür karşıtı ihtiyaçlarla uyumlu olması önem arz etmektedir.
Programlar sağlam yönetişim standartlarına ve kurumsal çerçeveye bağlanmalıdır. Garantör, kredi verenler ve gözetimden sorumlu kurumların rolleri net bir şekilde belirlenmeli, bağımsız ve şeffaf bir yönetişim yapısı oluşturulmalıdır. Sistemin siyasi etkiden bağımsız bir yapıya kavuşturulması, siyasi etkinin kredi karar alma sürecinden uzaklaştırılması programların başarısının olmazsa olmazıdır. Aksi takdirde krediler hak edene değil, siyasi güce ulaşana yönelecektir.
Başarılı garanti programlarının, finansal kurumlarla güçlü işbirliği kurularak kredi verme ekosisteminin için yerleştirildiği görülmektedir. ABD, AB ve Güney Kore garanti programları bunlara örnek verilebilir. Böylece bir yandan bankalar garanti sürecine güvenmekte, diğer yandan bundan fayda sağlamaktadır. Garantör ile bankalar arasındaki eğitim işbirliği ve yakın iletişim, kredilendirmenin kalitesini artırmaktadır. Bankalar sadece riski üzerinden atmak yerine uygun borçluları belirlemeye teşvik edilmektedir.
Etkin bir risk paylaşımı tasarımı, garanti ve kredilendirme sürecinde ahlaki risk tehlikesinin önlenmesi için zorunluluktur. Garantiler bankalar açısından riski ortadan kaldıran değil, paylaştıran bir yapı içermelidir. Kredi verenlerin oyunda kalması, riski doğru değerlendirmesi için kısmi garanti tutarı kredinin ve projenin niteliğine göre % 50 ile % 80 arasında bir yerde belirlenmelidir. Projenin stratejik önemi arttıkça, garantinin katkı payı yükselmelidir. Kredi kurumlarının kendi risklerini garanti altına almak için dolambaçlı yollardan giderek gizli teminat almaları engellenmelidir. İyi yönetişim prensiplerine aksi davranışlar garanti şemasından çıkartılma gibi ağır yaptırımlara tabi tutulmalıdır.
Başarılı programların olmazsa olmaz bir diğer özelliği katkısallıklarıdır. Katkısallık, kredi garantisinin, yokluğunda gerçekleşmeyecek sonuçları mümkün kılmasıdır ve iki şekilde değerlendirilebilir:
Finansal katkısallık, garantinin borçluların aksi takdirde kullanamayacakları krediye erişimine (örneğin teminat eksikliği, sınırlı kredi geçmişi nedeniyle) ve/veya daha iyi koşullarda kredi almasına (örneğin daha düşük faiz oranı, daha uzun vade, daha yüksek kredi tutarı) imkân tanımasıdır. İktisadi katkısallık ise garantinin yokluğunda elde edilemeyecek ekonomik faydalar sağlama özelliğidir. Artan istihdam, ihracatta büyüme, inovasyona veya yeşil projelere daha fazla yatırım bu faydalar arasında sayılabilir.
Garanti komisyonları riski yansıtacak şekilde, ancak makul sınırlar içerisinde belirlenmelidir.
Yakın ve etkin izleme, etki analizi ve şeffaflık kullandırılan kredilerin kendilerinden beklenen iktisadi ve sosyal sonuçları sağlamasında ve bunun değerlendirilmesinde önem taşımaktadır. Garanti programlarına konu kredilerin etki analizleri yapılmalıdır. Örneğin yaratılan istihdam, ihracata ve yüksek teknolojili mal üretim kapasitesine katkı, sürdürülebilirlik sonuçları sürekli gözlenip, değerlendirilmelidir. Portföylerin takibe düşme, takipten geri tahsil edilme gibi performans sonuçları, gelecekteki uygulamaların etkinliğinin artırılmasına katkı sağlayacaktır.
Garanti kuruluşuna karşı toplumsal güvenin sağlanması performans ölçütlerinin, sonuçlarının ve finansal tabloların düzenli olarak kamuya açıklanmasını ve hesap verebilirliğinin sağlanmasını gerektirmektedir.
İyi Yönetilmeyen Kredi Garanti Programlarının Etkileri
İyi yönetilmeyen programlar sınırlı mali kaynakların verimsiz alanlarda israf edilmesine, düşük faizlerle ve kayırmacı uygulamalarla rant oluşumuna, ayrıcalıklı kesimlere dolaylı kaynak aktarımına, piyasalardaki arz ve talep dengelerini bozarak enflasyona ve varlık balonlarına, işletmelerin finansal kaldıraç oranlarında aşırı artışa ve yüksek borçluluğa sebep olmaktadır.
Sonuç
Her şeyin teşvik edilmesi, aslında hiçbir şeyin teşvik edilmemesi demektir. Bu sebeple teşvike tabi krediler gibi kredi garantileri de seçici olmalıdır. İktisadi kalkınma programları kapsamına giren özellikli sektörler, projeler ve işletmeler garantilerden yararlanmalıdır. İktisadi verimliliğe, ihracata, yüksek teknolojili üretime, girişimciliğe ve inovasyona katkı sağlayacak faaliyetlere yönelecek kredilere erişim kolaylaştırılmalıdır. Programlar aşırı risk almayı teşvik etmemelidir. Teminat verme imkânı olan işletmelere garanti sağlanarak, sınırlı imkanlardan gerçek ihtiyaç sahiplerinin yararlanmasını engellememelidir. Garantiler ihtiyatlı kredi değerlendirme uygulamalarının önüne geçerek; riski, borçluluğu yüksek işletmelerin kredilendirmesine sebep olmamalıdır.
Ellerinize sağlık
YanıtlaSil